Tırnak

  • 0
Senelerce dinlemedik mi,
Kalbin kuru tıkırtılarını
Yanmadık mı kuru sıcakta
Ellerimiz donana dek
Gözlerimize,
Deniz kumu dolmadı mı?
Ferahlığı berzahlara değişmedik mi

Sevinçten ölmedik mi?
Ölmedik.

Kırptılar koyun gibi bakışlarımızı

Serdiler yerlere,
Kopardılar aşık olan başlarımızı
Sonra elimize bir son verdiler
O sona bile layık görmediler
Habersizce gittiler
Parçaladılar demirden
Sevdalarımızı, ölmedik mi?
Ölmedik.

Tırnaklarım hiç düzgün kesilmedi
Senin ruhumu yediğin gibi,
Bende onları yedim.  

Şizofreni

  • 0
Şu ırmağı görüyor musun?
Ya şu uçan kırmızı balonu?
Nasıl görmezsin ki
Şimdi geçti o gri taksi.
Evet, sarı değil gri
Ölümün rengi.
Sahi ölüm neydi?

Sahiden mi?
Bırakalım bunları şimdi;

Gidenler gitti. Ya kalan sağlar?
Hayır! Hayır, onlar da
Bizim değil, değildi.
Sol yanlarımız dururken,
Sağlam kalanımız var mı?
Kalan sağlarımız kimdi?

Kadar

  • 0
Şimdi beklemelerdeyim uzunca
Küçücük bir çocuğun kaybolması gibi
O kadar alışmıştım ki sana
Öyle benimsemişti ki kalbim kalbini
Ellerim ellerini öyle tutmuştu ki
Tüm satır başları sana bağlanmıştı
Şiirlerimde...
En kötüsü de gülüşüne alışmamdı
Oysa bir kere görmeyle alışmıştım
Kaçışım yoktu o aşk selinden
Zaten kaçmayı da istemedim hiç
Gülüşlerin kalbi iyileştiriyordu çünkü
Hayallerle arkadaş ediyordu ruhu
Senli bir sürü hayali bahşediyordu
Ömrüme, kalbime ve bedenime...
Ağır mı geldi sensizlik nedir?
Nefeslerimde koca koca düğümler
Omuzlarım sanki bir hamalın omuzları
Kalbim sanki bir meftanın
Ellerim kuru bir ağacın dalları
Gözlerimde eski çağlarda kalmış
Bir deniz fenerinin ışıksız betonları
Boş boş bakıyor ruhsuz dolaşan insanlara
Oysa senin gözlerin ne derin bakar
Öyle derindir ki bir koca kraterdir
Yoğunluğundan rengi kahveye çalmış
Kenarları açık renk halka halka sahillerdir
Yürür yüreğim o sahillerde
Gözlerinin derinlerine doğru koşar adım
Korkar mıyım boğulmaktan?
Sensizlikten korktuğum kadar?

Kaf ile Kef

  • 0
Bir kalem var bir de kelam...
Biri Kaf ile yazılır, biri Kef ile
Biri Kudüs'tür, biri Mekke.
Kalemden sonra kelama ulaşırsın.
Tıpkı ilk mabed Kudüs'ten, Mekke'ye ulaştığımız gibi.
Bir de kalem var, benim kalem;
Böyle burçları olan ama içi karanlık dolu,
Zindanlarında söylenmemiş kelimeler infaz edilmiş...
İşte bu!
İşte ben!
Adımın baş harfleri gibi KAÇ'samda herşeyden
Sınırım kalemin duvarlarıdır.
Ben yazarım.
Siz sadece okursunuz.